Kanatları çırpışlarında kuşların saklı belki de özgürlük. Kuş cıvıltılarıyla yürünen yolda aranan belki de. Neye yarardı ki özgürlük bilmedikten sonra kendini? Balık çırpınışları gibi akıntıya karşı ya da fark etmeden gitmek usulca ağlara.

Nasıl başladı bu tutsaklık, bu bağlılık hayata ya da benzerlerine? Nasıl başladı ki bu trajik hikâye. Bir anda ve bir zamanda saklı belki de cevap, hafızamda hiç hatırlamadığım ya da unutmayı bile aklıma getirmediğim bir köşede.

Beni kim veya ne tutacak olabileceklerden ya da ansızın alınan kararlardan? Kolumdan tutup kim alıkoyacak ya da yüzüme bir tokatla beni uyandıracak?

Herkes mutlu ya da öyle istiyor gördüğü hayal dünyasında belki rüyasında belki de bencilce zihinlerde. Aynalardı bize doğruyu söyleyen ama biz aynada göremedik gerçeği, kandırdık ya da inandırdık kendimizi kendimize ve belki istediğimize, isteklerimize.

Neyse ki herkes kahraman ve herkes savaşçı kendi tiyatrosunda ve belki hepsi can sıkıntısından. Eğlenmek için oynanan bir oyun ya da hiçbir şey. Evet kesinlikle hiçbir şey olmalı. Hiçbir şeyin içinde geçen hiçlikler.

Sebep var ya da yok, kimin umurunda? Geldik, gidiyoruz sonuçta sırt sırta zamanla. Neyse, söylentiye göre daha çok zaman var değil mi arkadaş? Güzellikler de ölüyor zamanla, silinmez bir tebessüm bırak geriye usulca.